Bu Blogda Ara

22 Haziran 2010 Salı

UZUNGÖL YAYLASI VE SÜMELA MANASTIRI (TRABZON)

Bu haftasonu eşimin okulundaki öğretmen arkadaşlarla Trabzon a geziye gittik...Güzergahımız Uzungöl Yaylası ve Sümela Manastırı ydı...Uzungöl ü ilk kez gören birisi olarak Allahım sen ne güzel yaratansın dedim önce ve dünya üzerinde böyle yerler varsa cennet nasıldır kim bilir diye düşünmeden edemedim doğrusu...Resimlerinde görünenden çok daha güzel ve huzur verici...mutlaka görülmeye değer...

Sümela Manastırı nı görünce de ilk aklıma gelen Rabbimiz in "De ki; yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da (ilâhî gerçekleri) yalanlayanların sonu nasıl oldu bir bakın.” (En’âm; 11) ayeti kerimesi geldi ..gerçekten çok ibret alınacak bir eserdi ...

Velhasılı kelam bir tatil planınız varsa mutlaka Uzungöl ve Sümela yı da gözönünde bulundurun ...

Trabzon'un Çaykara ilçesine bağlı turistik belde. Sık ormanları ve doğal güzelliği ile iç ve dış turistleri cezbetmektedir. Adını kıyısında bulunduğu gölden alır. Bu göl yamaçlardan düşen kayaların, Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuştur..Bir heyelan set gölüdür...


Gezi boyunca bu güzel resimleri çekip bana arşiv hazırlayan sevgili eşime çook teşekkür ediyorum...emeğine sağlık canım.....


Uzungöl 'den sonraki durağımız Sümela Manstırı' ydı.Deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki kayalar oyularak inşa edilmiş yapılardan oluşan gerçekten görülmeye değer bir eser...Manastıra tırmanmak biraz yorucu olsa da içersini gördükçe yorgunluğunuzu unutup çok eski zamanlara doğru küçük bir yolculuğa çıkıyorsunuz...



Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan Panagia (Meryemana) deresinin batı yamaçlarında Mela (Yunanca 'siyah') tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikte yer alan bir Rum manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumeladır

Kilisenin MS 375-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır. Anadolu'da sıkça rastlanılan Kapadokya kiliseleri tarzında yapılmış, hatta Trabzon'da Maşatlık mevkiinde benzeri bir mağara kilisesi daha vardır. Kilisenin ilk kuruluşu ile manastır haline dönüşümü arasındaki bin yıllık dönem hakkında fazla bir şey bilinmemektedir. Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atina'lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlardır. Bununla birlikte manastırdaki fresklerde sıkça yer alıp, özel bir önem verilen Trabzon İmparatoru Alexius III. Komnenos'un (1349-1390) manastırın gerçek kurucusu olduğu sanılmaktadır. [1

14. yüzyılda Türkmen akınlarına maruz kalan kentin savunmasında ileri karakol görevi üstlenen manastırın statüsünde Osmanlı fethinden sonra bir değişiklik olmamıştır. Yavuz Sultan Selim'in Trabzon’da ki şehzadeliği sırasında iki büyük şamdan buraya hediye ettiği, Fatih Sultan Mehmed, II. Murat, I. Selim, II. Selim, III. Murad, İbrahim, IV. Mehmed, II. Süleyman ve III. Ahmed'in de manastırla ilgili birer fermanları bulunmaktadır. Osmanlı döneminde manastıra sağlanan imtiyazlar, Trabzon ve Gümüşhane bölgesinin İslamlaşması sırasında özellikle Maçka ve kuzey Gümüşhane'de Hristiyan ve gizli Hristiyan köyleri ile çevrili bir alan yaratmıştır.[2]
18 Nisan 1916’dan 24 Şubat 1918’e kadar süren Rus işgali sırasında Maçka civarındaki diğer manastırlar gibi bağımsız bir Pontus devleti kurmak isteyen Rum milislerin karargahı olmuş, nüfus mübadelesi ile bölgedeki Hristiyanların Yunanistan'a gönderilmesinin ardından önemini yitirerek T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yakın zamanda onarılana dek kaderine terkedilmiştir. [3]
Yunanistan'a mübadele ile göçen Karadenizli Rumlar Veria kentinde Sümela adını verdikleri yeni bir kilise inşa etmişlerdir. Her yıl Ağustos ayında tıpkı geçmişte Trabzon Sümela'da yaptıkları gibi yeni manastırın çevresinde geniş katılımlı şenlikler düzenlemektedirler.

6 yorum:

  1. rabbim ne güzellikler yaratmış değil mi...gerçekten çok huzur verci yerler...faydalı bilgilerin için teşekkürler...tazelenmiş,streslerini atmış,eneji depolamışsındır...ne güzel..allaha emanet ol.

    YanıtlaSil
  2. Haklısın Ayselcim çok iyi geldi gerçekten hem de ne enerji...ders çalışmaya bir mola oldu...sen de Allah a emanet ol canım...

    YanıtlaSil
  3. çok özleyecem oraları... bidaha gitmek nasip olur inşallah...

    YanıtlaSil
  4. merhabalar gercekten cok guzel bir geziymis

    bizde arkadaslarla gunubırlık gezi duzenleyip

    hem manastırı hem de uzungolu gormek istiyoruz

    onerebileceginiz bir rota var mı (ucakla gidip donucegiz)


    1.havalimanı > uzungol> manastır>havalimanı

    2.havalimanı >manastır>uzungol>havalimanı


    birde nerde hangi yemegi tatmalıyız bunun hakkında bilgi verebilr misinz :)

    YanıtlaSil
  5. yorumunuz için çok teşekkürler..2. rota daha uygun olur sanırım çünkü manastır gümüşhane yolu tarafında ,yayla ise rize yolu üzerinde ama çok uzak değil...kolaylıkla ulaşabilirsiniz..gerçekten görülmeye değer hiç pişman olmazsınız..

    YanıtlaSil
  6. yiyecek konusuna gelince,meşhur olanlar, mısır ekmeği,kuymak ve uzungöl de alabalık ...trabzon merkezde ise 1856 yılından beri var olan tarihi kavurmalı pilavın tadına bakabilirsiniz....

    YanıtlaSil